top of page

“Dogville” örneğinde - Kibir

  • Yazarın fotoğrafı: mhajieva
    mhajieva
  • 5 Eki 2024
  • 3 dakikada okunur

Bence, hayatın en az iki yüzü vardır ki, bunlar ayrı ayrı değil, birlikte değerlendirilmelidir.

Bizim Doğu'da inanıldığı gibi "her gecenin bir gündüzü vardır." Ancak, Doğu'nun henüz dünyanın tamamını kapsamadığı gibi, bu örneğin "her gündüzün bir gecesi vardır", "her günün sabahı, alacakaranlığı vb. vardır" gibi farklı yönleri de olabilir, değil mi?

Söz konusu filmin kahramanı, görünüşe göre, hayatın ya da belki de kendisinin, kendi doğasının merhamet adı altında yalnızca bir yüzü olduğuna inanmaktadır.

Aşağıdaki içerik “Dogville” (2003) filmi için spoiler içermektedir. Henüz izlemediyseniz/okumadıysanız, bunu atlayabilirsiniz!

Grace: bende sevmediğin şey neymiş bakalım?

Baba: beni tahrik eden bir kelimen olmuştu. Sen bana kibirli dedin. Ama zaten benim de senin sevmediğim yanın bu, çünki kibirli olan sensin.

Grace: buraya bunu söylemeğe mi geldin? Burda birini yargılayan ben değilim baba, sensin.

Baba: sen kimseyi yargılamıyorsun, çünki onlara acıyorsun. Yaşanmamış bir çocukluk, ve bir cinayet. O da tam bir cinayet sayılmazdı, öyle değil mi? Suçlaya bileceğin tek şey şartlar. Tecavüzcüler ve katiller sana göre kurban ola bilirler amma ben onlara köpekler diyorum. Kendi kusmuklarında bile boğuluyor olsalar, onları sadece bir tasmayla durdura bilirim.

Grace: ama köpekler sadece kendi doğalarına uyarlar. Yani neden onları affetmeyelim?

Baba: köpeklere pek çok yararlı şey öğretile bilir, amma her doğalarına uyuşlarında affedersen, bunu yapamazsın.

Grace: tamam ben kibirliyim. Kibirliyim çünki insanları affediyorum.

Baba: tanrım! Bu sözleri söylerken sözde alçakgönüllülük ediyorsun. Kimsenin, beni dinle, hiç kimsenin senin yüksek ahlaki değerlerine erişemeyeceğinden o kadar eminsin ki, her kesi bağışlıyorsun. Bundan daha kibir dolu bir davranış olamaz. Sevgili kızım, başkalarını affetmek için bulduğun bahaneleri kendin için asla kullanamazsın

Grace: neden merhametli olmayayım? Neden?

Baba: hayır, hayır. Merhamet etmelisin. Yeri gelince merhamet göstermelisin. Ama belli bir ölçütün olmalı. Bunu onlara borçlusun. Sen kendi günahların için ne ceza çekiyorsan, onlar da aynı cezayı çekmeli.

Grace: onlar insan.

Baba: hayır. Her insan hareketlerinden sorumlu tutulmak istermi? Elbette ister. Ama sen onlara bu şansı tanımıyorsun. Bu da son derece kibir dolu bir davranış. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Ama sen tanıdığım en kibirli insansın. Bir de bana kibirli diyorsun... Söyleyeceklerim bu kadar.

Grace: burada yaşayan insanlar çok zor koşullar altında ellerinden geleni yapıyorlar.

Baba: öyle diyorsan, öyledir, grace. Ama ellerinden gelen yeterince iyi mi?

Geçen sene izlediğim 'Dogville' filminden bu diyalog, başta bana da bir tür Grace gibi karşımdakinin kibirli olduğu hissini vermişti. Ancak konuşmanın devamında yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Gurur ve kibir de diğer duygular gibi insanlara hiç de yabancı değildir, değil mi?

Ancak bu film sadece kibir duygusuna değil aynı zamanda adalete, adaletsizliğe, barışa ve savaşa ve insanın yaşayabileceği birçok duygusal mevsimlere de değiniyor.

Kendisiyle aşağı yukarı eşit imkanlara sahip insanlara yersiz bir şekilde mazeret bulmak da bir tür adaletsizliktir ve Grace örneğinde olduğu gibi aynı zamanda kibir göstergesidir. Kendini aynı hatalar üzerinden asla affetmezken, başkalarına mazeret bulma çabaları da bir tür adaletsiz yaklaşım veya mevcut adaletsizliğe boyun eğmek, o adaletsizliğe katkıda bulunmaktır.

‘Dogville’ filmi örneğinde Grace karakterinin insanlara aşırı bağışlayıcı tutumunun hikayenin sonunda acımasız bir intikamla sonuçlandığını görüyoruz. Bazı eleştirmenler Grace’in bu adımını yersiz bulurken, bazıları bu adımı adil görüyor.

Ancak Grace’in bakış açısından bakmaya çalışalım. Belki de onun adalet ya da merhamet gibi bir derdi yoktur. Asıl değeri attığı adımlarda gizlidir. Tutunduğu tek şey, iki farklı maskeye bürünmüş olan zalimliktir (birincisi, kendisinin merhamet, babasının kibir dediği maske ve ikincisi, intikam almayı seçtiği zamandaki maskesi). Bu zalimlik ya onun kendisi ya da başkaları tarafından, ama kesinlikle birisi tarafından deneyimlenmek zorundadır.

Diğer taraftan, Grace’in baştan itibaren başkalarına aşırı tavizler verirken kendine karşı çok merhametsiz biri olduğunu görmek mümkündür. Başkalarına aşırı merhamet gösterirken kendini merhametten mahrum etmesi.

Hikayedeki olaylar aynı zamanda zorbalık (bullying) olarak değerlendirilebilir. Zorbalık tek taraflı bir olay değildir; farklı etkenleri olduğu gibi, çeşitli çıkış yolları da vardır. Zorbalığın hedefi her zaman onu durdurma gücüne sahip olmayabilir; ancak 'Dogville' örneğindeki Grace, güç açısından hiç de aciz bir hedef değildir; o sadece kendi kibirinin kurbanıdır.

Her şey başka türlü olabilir miydi? Belki de olabilirdi. Belki bu konuşma, sadece deneyimle pekiştirildiği için ona aydınlanma sağladı. Babasının yanındaki konuşmasında Grace, doğasında olan merhametin diğer yüzü olan kibirle tanışıyor.

Ancak aydınlanma, hayatın gerçeği karşısında hiçbir şeyi değiştiremedi ve onu güçsüz bıraktı. Bir zamanlar insanlar tarafından ona yapılan zulme mazeret bulan Grace, şimdi o aynı insanlar için ölüm cezası veren yine Grace’in kendisi değilmi? Sonuç olarak, kibirli olduğunu bilmesine rağmen Grace, doğasını değiştiremedi. Bu sefer adalet (veya bu motivi ne şekilde adlandırıyorsa) adına zulme karşı zulmü seçti.

Kendine zulmeden, başkalarına da zulmetme potansiyeline sahiptir.

コメント


  • linkedin
  • instagram
  • goodreads
  • facebook
  • threads

© 2024 @mhajieva Tüm hakları saklıdır.

bottom of page